Anayasa Hukuku, terimsel olarak bir İtalyan buluşu olup, ilk kez 1797’de Ferrara Üniversitesi’nde ders programlarına girmiştir. Temel yapı anlamında kullanılan bu tanım çoğu anayasal kurumları (siyasal partiler gibi) içermediği için şekli kaynaklarla yetinen anlayışı benimsemiş olup, bu anlayış İkinci Dünya Savaşı’na kadar sürmüştür.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra pozitivist anlayıştan kurtulan anayasa hukuku temel özelliğinin siyasal olduğu sonucuna varmıştır. Anayasa hukuku siyasal kurumların kuruluş ve sosyal yapı içindeki yerlerini, bu yapıya uygunluğunu incelemektedir. Siyasal kurumların hepsi anayasada görülmese de tümünün anayasal bir dayanağının olduğu anlaşılmalıdır.
Geniş anlamda anayasa, bir ülkede devletin temel yapısını, kuruluşunu ve işleyişini düzenleyen kuralların tümünü ifade etmektedir. Bu kuralların bazıları yasalaşmışken, bazıları hukuk üstü anlayışlar, gelenekler ve uygulamalarda oluşur. Bu anlamda anayasa kavramı oldukça eskidir. Çünkü devlet biçiminde örgütlenmiş her toplumda bir devletin örgütlenişini düzenleyen yazılı, yazısız, geleneksel bir takım kurallar her zaman vardır.
Dar anlamda ise anayasa, bütün kurallar yerine, yalnızca bir veya birkaç belgede toplanmış hukuksal kurallardır. Bu bakımdan anayasa sözcüğü daha çok, dar anlamında kullanılmakta ve tarihsel gelişimi de bu şekilde ele alınmaktadır.
İnsanlar devletlerin dayandığı temel ilke ve kuralları bir belgede toplamak gereksinmesini duymuşlarsa da, ancak Amerikan Bağımsızlığı ve Fransız Devrimi’nden sonra bu tür belgelere ‘’anayasa’’ adı verilmiştir. Bu dönemden sonra yönetimin dayandığı ilkeleri yazılı bir belgede toplama alışkanlığı yerleşmiş ve anayasa, dar anlamını kazanmıştır.
Anayasa, devletin temel yapısını, örgütlenişini ve işleyişini düzenleyen kuralları gösterir. Devlet yönetimini düzenleyen kurallar çoğu kez anayasa denen tek ve esas bir yasa içinde düzenlenmiştir. Anayasa terimi ilk kez 17 Eylül 1787’de ABD Anayasası’nda kullanılmıştır. Bu tarihten sonra devlet yönetimi ile ilgili ana kuralları toplayan belgelere anayasa denmeye başlanmıştır.
Anayasalar, yalnız devletin temel yapısını, örgütlenişini ve işleyişini göstermekle kalmaz, bunun yanında ekonomik ve toplumsal alanda siyasal iktidarlara yön veren temel ilkeleri, bireylere sağlanan temel hak ve özgürlükleri de gösterip; temel hak ve özgürlüklerin güvencesini de oluştururlar.
Türkiye’de anayasalara sırasıyla “Kanun-i Esasi”, “Teşkilat-ı Esasi” denilmişken dildeki sadeleşme çalışması sonrası 1945 yılındaki 4695 sayılı Yasa ile “Anayasa” adını almıştır.
Anayasa Türleri:
1-Yazısız Anayasa: Birleşik Krallık (İngiltere) Anayasası.
2-Yazılı Anayasa:
2.1-Tarihi ve Siyasi Anayasa: Kendi içinde monarşik (ferman ve misak) ve demokratik diye ikiye ayrılır.
2.2-İçerik Anayasa: Kendi içinde çerçeve (dar) ve kazuistik (ayrıntılı) diye ikiye ayrılır.
2.3-Organik ve Şekli Anayasa: Kendi içinde sert ve yumuşak diye ikiye ayılır.
Bu bakımdan 82 Anayasası yazılı, demokratik, kazuistik ve sert bir anayasa iken 21 Anayasası çerçeve ve yumuşak bir anayasadır.